kıyıda kalmanın
küskün dağınıklığı…
bir deniz
feneri gibi saplanıp
kayalara
çalınmış bir
ateşle sonsuzluğu beklemek…
hayatın uzağında hep,
denizin kıyısında,
suya karışan
çocuklardan ummak huzuru.
hangi rüzgar
sürüklüyor yazgıyı
bozkırın yalancı
sonsuzluğuna doğru?
hangi ırmak
yüklenir gözyaşından
damlayan tuzu? düşlerde yükselen
ada,
fok kahkahalarını
daha ne kadar
saklayabilir?
kalbime sefer
eyleyen keder,
parçalanmış bir
gökyüzü bulacak ufukta.
yağmalanmış bahçelerini
çocukluğun,
kıyılara vurmuş
yalnızlık yaralarını
ve kuma
gömülen papatya fallarını.
her adımda
toprağa açılan uçsuz
küfran,
eksilmenin şarkısıyla
peşimde silinen gölge,
uzaklaştıkça bahara
kesen metalik şehirler
ve taşlanmış
bedenimde biriken ganimet:
yetim sözcüklerden
biçilmiş kanlı bir
gömlek…
huzuru uğuldasın
artık topladığım deniz
taşları,
kıyıda çırpınan
kalbim, yeni şarkılarla
yol alsın.
MURATHAN ÇARBOĞA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder